Başkanlık Sistemi olarak bilinen ve Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak servis edilen bir tasarı meclisten geçerek milletin iradesine bırakıldı. Sistemi yalnız halk arasında bilinen ismiyle ele almak yerine bu işin içinde olanların niyetlerini muhakeme etmek en mantıklısı olacaktır.
Parlamenter sisteme yıllardır övgüler yağdıran amcalar, günümüzde bu sistemin açıklarından söz ederek gecmişten örnekler veriyorlar. Bu konularda pek tabi haklı olabilirsiniz. Fakat bu amcalara sormak lazım, eğitimden ekonomiye varan müdahalelerinizde bu açıkları neden kapatmadınız. Bunca yıllık iktidarınızda bu sistem boşluklarından mi beslendiniz? Parlementer sistemin açıklarını kapatmak yerine neden bu sistemi topyekün alaşağı etmeyi hedefliyorsunuz? Geçmişte zamanınız mı yoktu yoksa gelecek için vaktinizin kalmadığını mı düşünüyorsunuz?
Türkiye'yi belediye zanneden bir başbakan, milleti tehdit eden bir yardımcı... Suriye politikası diyince yüzü kızaran bir dış işleri bakanı, 6 ayda 2 kez sistemi değiştiren bir milli eğitim bakanı... Sütten ağzı yanan bir devlet, yoğurdu menzile peşkeş çekerek yiyen bir diyanet... AB'ye kan kusan bir kabine, koltuğunda salaklanan bir AB Bakanı... Dünya Lideri bir cumhurbaşkanı, terör örgütü üyesi bir yaver... Kısacası nereden baksan tutarsızlık. Nereden baksan başarısızlık.
Bence büyük amca bu başarısızlığı ve yetersizliği hissediyor; inancını ve güvenini kaybediyor. Bakanlar kurulundan, askeriyeye; yargıdan, emniyete bütün birimleri kendisi tayin etmek istiyor. Sırtı pek olmasa da karnı tok. Sırtını sağlama almak ve tok olan karnınla yetinmeyerek gözünü de toprakla doyurmak istiyor. Bunun için tam yetki ve tam güven gerekiyor. Mütevaziliğinden ödün vermeyerek sözlerine "Başkan olacak kişi" diye başlıyor. Yanlışta olsa doğru bildiğini yapıyor. Cumhuriyet'in kabulünden ilham alarak "Tek Adam" olma hayalini kuruyor.
Karşı karşıya olduğumuz ve siyasetin çok dışında yer alan bu vahim durum karşısında kalplerimizde yaşayan Tek Adamın biz gençlere ithaf ettiği hitabesinden alıntı yapmak istiyorum:
"Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
Milli Egemenliğin esas alındığı, milli düşüncenin hakim kılındığı, Başbuğ Atatürk'te birleştiğimiz huzur dolu bir geleceğe hasret çekiyoruz. Selam ve dua ile...
Emir AKKAYA